Sabahları bir tarafı güneş alan ve diğer tarafı gölge olan ve öğleden sonraları güneşle gölgenin yer değiştirdiği bu mis kokulu evimizde yaz aylarını oldukça rahat geçiriyoruz. Önümüzdeki hafta Çanakkale tatili planımız var. Umarım orada her günümüz güzel geçer.
Zaman yine su gibi akıp geçti ve işte tekrar evimizdeyiz. Biricik kalem! Şükür kavuşturana!Geçen hafta gittiğimiz Çanakkale'de günler limonata gibi geçti. Tadı damağımızda kaldı. Şehir dışında çok şirin bir otelde kaldık. Otel'in sahibi babanızın tanıdığı olduğu için bize çok geniş ve güzel döşenmiş bir köşe oda verdi. Altı gün dolu dolu geçti. Bayramiç'teki Evciler Köyü' ayazması, küçük köy Şelalesi, Ayazma yolunda, köy fırınından aldığımız ve arasına ıkı kat tereyağ sürdüğümüz köy buğday ekmeği, Bayrmiç'in o mis kokulu ve lezzetli helvası, beşbin yıllık Truva Harabeleri, Şehitlik, İkiyüz kiloluk savaş topunu kaldıran Seyid Onbaşı Heykeli, meşhur leziz Höşmerimi, Füge Pastahanesi, Askeri Gazinosu...... Bir akşam üstü şahit olduğumuz: Bulutlarla kaplı gökyüzünden yeryüzüne sızan Güneş'in pırıl pırıl parlattığı dalgaları ve şıkır şıkır deniziyle Kumkamp'a ne demeli!? Peki ya Bozcaada; mis kokulu bağlarıyla, romantik bağ evleriyle, kendi halinde, biraz Ege ve biraz Marmara kokan harikulade bir ada.....Her şey o kadar akıllarımızda ve duygularımızda ki hala Çanakkale'yi konuşuyoruz.
Önümüzdeki hafta Marmara Adası'n gitmeyi planlıyoruz. Dede ve Nene'niz altı yıldır her yaz gittikleri Boncuk Motel'e bu yıl bizi de davet ettiler. Marmara Adası'nın son derece şöhavetli bir ada olduğunu fotoğraflardan gördüm ve gelecek haftayı iple çekiyorum. Umarım orada da güzel anılar biriktiririz.