İyi ki kişiliğim ve ruhum çocuk gibi kalmış, aksi halde inemezdim bu kadar size, başaramazdık hayatı, yaşımın gerektirdiği olgunlukta olsaydım üstesinden gelemezdik hayatın...Aslında, hayat dersleri veren bir hoca bulabilsem hiç de fena olmaz, kendime olan güvensizliğimi nasıl kırabileceğimi, kendimi nasıl daha iyi savunabileceğimi öğrenmek için..,bunun için birileri var ama yetersiz, biraz da geç galiba, geç olması hayattan, azmetmesi benden. Kendimi bazen Okyanusya’da kıyıya vuran dalgalar kadar güçlü, kimi zaman da bir yaprak kadar savunmasız hissediyorum. Öğretilerim eksik biliyorum, söz veriyorum ki doğruluğuna inandığım her şeyi size aktarabilmek için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım, sonsuza kadar. Dört dörtlük olmanızı asla istemem, korkarım mükemmeliyetçiliğin iç gıcıklayıcı halinden, mükemmeli yakalayayım derken bir de bakmışsınız ki, sıfıra sıfır elde var sıfır. Bir şeyi daha hatırlatmak durumundayım, aile bağlarını başarı evinin giriş kapısı gibi görüyorum. Ne dersiniz?
Yeni yeni iç huzur denen olguyla tanışıyorum ben, hep vardı hayatımda ama biraz biraz, ekalliyet gibi, rüzgar gibiydi. Şimdilerde süreklilik kazanmış gibi görünüyor. Yıllardır peşinden koştuğum asıl kişiliğimi, sevecenliğiyle, kimi zaman acımasızlığıyla, hep uçurumlarda dolaşmaktan yorgun haliyle, zaman zaman sonbahar yaprakları gibi rüzgarlarda, fırtınalarda sürüklenmesiyle...yeni yeni yakalayıp kucaklamak üzereyim.