Bir cumartesi sabahı.......yapraklar sararmış, kızarmış, kahverengi ve sarıların oluşturduğu harika bir renk armonisi var sokaklarda, caddelerde......gece çok yağmur yağdiği dışarsının her halinden belli........ekimin dördü, iyice bastırdı güz; yagmuru, rüzgarı, yere dökülen son derece dekoratif yapraklarıyla ve de sadece dallarıyla başbaşa kalmaya mahkum ağaçlarıyla....öyle kızıyorum ki bizim sitenin çalışanlarına, ‘ lütfen süpürmeyin yaprakları!’ diye söyleniyorum şakayla karışık. Tuhaf tuhaf yüzüme bakıyorlar. Oysa o kadar şık görünüyor ki sitemizin yolları yapraklarla.... bazen arabamın üstünde buluyorum, hiç dokunmuyorum, takı gibi geliyorlar bana.....sonbaharın olağanüstü takıları...çok mu ileriye gittim yoksa?... olabilir, zira acizane ben hayata tutkunum, kızlarıma, büyük aileme, aşka..kısacası yaşam eyleminin her köşesine, her hücresine tutkunum, üzüntüleri de seviyorum, çünkü insanı güçlü olmaya davet ediyorlar, aslında yaşamın en çarpıcı ve öğretici eylemleridir onlar. Üzüntü çekmeyene aşk olsun! Ben üzüntülerle birlikte hayatın tam merkezini ziyaret ettiğimi düşünüyorum.
İkicik kızlarım! Sıkıntı ve üzüntülerle karşılaşınca sakın korkmayın hatta vakit bulursanız sevinin. Asla kaçmayın onlardan, üzerlerine gidin! Zira yaşamın en değerli öğretileridir onlar, hayatın dengesini kurarlar. Dağlara nasıl karşı konulur, onlar öğrettiler bana.