Yarın Bayram ve Elma'm bizden uzakta olacak. Canım Elma'm! neden gelmedin ki bu güzel şehire? Hep birlikte ne güzel eğlenecektik! Sen yanımda yoksun diye içim buruk fakat yine de mutluyum. Kurban bayramı benim için her ne kadar kutsal olsa da o zavallı hayvanların topluca kesiliyor olduğunu görmek içimi çok fazla kavuruyor. Hatta, Tanrı beni affetsin! Et yeme alışkanlığımı bile bu yüzden terketmek üzereyim.
Sevgili arkadaşım Neşe, burada hem çalışıp hem Flamanca sınavlarına giriyor. Çilek'cim de burada, sevgili okulu 'Notre Dame De Sion'den aldığı güzel Fransızcasını Neşe'nin patronu İrene ile parçalıyor da parçalıyor. Belçika seyahati en çok Si'nin fransızcasına yarıyor. Bu romantik ülkenin dinmek bilmeyen yağmurları ikimizi de biraz yoruyor fakat yine de her şey çok güzel.
Bugün, sinemaya gittik. 'the man in the iron musk' vizyonda ve sen görmezsen çok üzülürdün çünkü 'ilk platonik aşkın' Leonardo Di Caprio başrolü oynuyor. Leo'ya tutkunluğun en az derslerine bağlı oluşun kadar diyebilirim. Bazan hayatı ve sınırlarını zorladığını düşünüyorum, umarım yanılıyorumdur.
Yarın belçika'dan ayrılıyoruz. Mis kokulu alışverişler, uzun yürüyüşler...dizlerimin yandığını hissediyorum. Brüksel'in ciddi, asil ve romantik tavrı, kibar dantelleri, Grand Platz'ı bizi gerçekten büyülemişti. Bu güzel yerleri görmemize izin verdiği için Tanrı'ya sonsuz teşekkürler.... Akşam odamıza döndüğümüzde yarın sabah yedi için uyandırma telefonu istedim.
Sabah uyanır uyanmaz valizlerimizi sıkıca kapatıp kahvaltıya indim. Çilek, genelde olduğu gibi uyanamamıştı ve ben de genelde olduğu gibi ısrar etmedim. Ona, odaya nutellalı sandviç getirdim ve artık uyanmasını söyledim. Çilek'cim! Bu seyahatte saç modelin konusu hariç her şey mükemmeldi, seni çok seviyorum........