Sayfa - 21
23.09.2010 00:33:36
Gugu ve ben, eğlenceyi en yüksek dozunda.., üzüntüyü de aynı şekilde yaşayan, ölümleri de çok fazla içimize alan iki çılgınız sanırım! Gugu’nun bir başka hobisi de; ölen sevdiklerini, yakınlarını; onlarla daha sıkı vedalaşmak adına olsa gerek , onları yıkamak ve toprağa konulmalarına yardım etmek. Bazen hayret ediyorum. Aslında
zayıf kişilikli gibi duran babanız böyle bir eylemi nasıl gerçekleştiriyor bilemiyorum ve sanırım kişiliğinin üstünü açıp içine bakıldığında çok güçlü birini bulabileceğimizi düşünüyorum. Gugu’ya ben de en az sizin kadar tutkunum. Akşamları eve geldiğinde terliklerini vermeyi unuttuğunuzda onun ne kadar ilgisiz kaldığını görmek bazen içimi acıtıyor. Çünkü o, o kadar baba ki bazen bana bile babalık yapıyor. Geçenlerde bir a
akşam elinde bir dosya kağıdıyla eve gelmişti. Kocaman sesiyle hem gülüyor hem de bize yazıyı okuyordu. Sizden bir seloteyp getirmenizi istedi ve şiiri evimizin kapısının iç tarafına astı ki eve girip çıkarken görelim diye. Şiir şöyleydi:
BABA
Evimizin direği,
Altın gibi yüreği,
Eşek gibi çalışır,
Sanki sağmal ineği,
Ona biz baba deriz,
O getirir, biz yeriz,
Bulamayız dünyada,
Onun gibi bir keriz,
Varlık yokluk bilmeyiz,
Sıramızı vermeyiz,
Siparişler gelmezse,
Babamızı sevmeyiz,
Hasta oldum diyemez,
Biz doymadan yiyemez,
Ne mankafa uşaktır,
Yeni bir şey giyemez,
Etrafını sararız,
Köpek gibi dalarız,
Dediklerimiz olmazsa,
Anamızı salarız....................!!
|