Belçika keyfinden sonra Istanbul birazcık zor geldi fakat insanın kendi memleketi, kendi evi ve kendi yatağı dünyadaki en büyük lüksü diye düşünüyorum. Eve döndüğümüzde Elma, ona aldığımız hediyelerle havalara uçuyordu. Özellikle pembe renkli, eteği ve yakası dantelli, eteğinde çanı olan elbisesine bayılmıştı.
Bir kaç gün sonra okullarınız başlayacak. Elma bu durum karşısında üzgün fakat Çilek seviniyor.
Okullarınız başlayalı bir ayı geçti ve ben İlkbahar aylarının bana yüklediği bazen tatlı ve bazan yorucu duygularla kalemimle bir türlü buluşamadım ve ancak bugün yazabilme olanağı buluyorum. İlkbahar'ın toprakta oluşturduğu mis gibi kokular, tabiatın yavaş yavaş yeşermesi, Güneş'in yeryüzünü tüm gücüyle parlatması beni her zaman çok etkiliyor. Sizlerle birlikte Yıldız Park'ına gidip saçlarınıza çiçeklerden taçlar yapmak için can atıyorum. Bazen Park'ta veye Kuruçeşme-Arnavutköy yuruyuş parkurunda kısa yürüyüşler yapıyoruz. Sizler balık tutanları merakla incelemek istiyorsunuz. Ben de bu güzel anıları biriktirip onları hatırladıkça mutlu oluyorum.
Geldi çattı doğum günüm! Tüm özel günleri seviyorum çünkü insan ilişkilerini kuvvetli bir şekilde etkilediklerine inanıyorum. Bu yılki doğum günü pastam yan komşum Hülya'dan, üstelik yanında pembe ve gri desenli, parlak taşlarla işlenmiş, çok süslü beyaz bir kutuyla birlikte!