Hepimiz 'Evimiz' konusunda çok heyecanlıyız. Yeni evimiz Istanbul'un Kemerburgaz Köyü'nde, İngiliz tarzında inşa edilen bir kır sitesinde yer alıyor. İçinde küçük bir Köy Meydanı var. Meydanın etrafında, bir buluşma ve sohbet salonu, şirin bir yemek evi, küçük bir market ve bir kaç basamak inince ulaşılan şık bir pisin var. bu concept'in hemen yanında kurulan Kır Evleri Klübü benim içimi ısıtıyor ve sizler de bu klüp'te at binmeye başladınız. Bazı hafta sonları sizi bu klübe götürüyorum. Sizler ata binerken ben kimiş zaman bir iskemlede oturup sizi izliyorum kimi zaman da Klüp cafe'sinde sıcak çayımı yudumluyorum.
Elma'cım! Sen midilli'ye biniyorsun ve açık söylemek gerekirse bu işten çok hoşlanmıyorsun. Çilek ise biraz daha hevesli görünüyor. Bakalım bu konuda nasıl gelişmeler olacak. Göreceğiz.
Bir yandan yeni evimizin iç dekorasyonuyla ilgilenirken diğer yandan şimdi ikamet etmekte olduğumuz evimizdeki eski eşyalarımızın nasıl değerlendirileceği konusunda planlar yapıyoruz. Çileğin oadasında, benim genç kızken kullandığım bebe pembesi lake karyolam ve gardrobum ve Ergun'un marangozhanede kendi elleriyle yaptığı pratik, beyaz lake bir çalışma masası var. Elma'nın odasında Çileğin bebekliğinde siparişle yaptırdığımız beyaz lake karyola ve kenarları kırmızı boruyla tutturulmuş, raflı, beyaz formika bir çalışma masası var. Benim yatak odası mobilyalarım evlenirken satın aldığımız beyaz lakeden, şifonyerin kapakları mavi vitray çalışması ile kaplanmış, karyola başlığı beyaz hasırdan, gardrobumun kapakları ayna ile kaplanmış ve de hala oldukça şık görünüyorlar.